Hedisam...
Pazar,Telgrafhane sok no:2, Cani...
Yolumu Akdeniz’in bir yamacına ve hiç yazılmamış bir zamanına düşürdüm. Bir hakikatçiyle karşılaştım. Yanı başına gidip yamacına oturmak için destur istedim. Beni bütün yapraklarıyla kucakladı. Sonra gövdesine yaslandım. “Sor” dedi. “Sana söyleyeceklerim var.” “Gidenler neden gider?” dedim. Dedi: “Geri dönebilmek için.” “Sen, ölmez ağacı, nasıl oluyor da ölümsüzsün?” Dedi: “Kendimden gittiğim için. Damla damla, zerre zerre aktığım için. Kendim değil belki ama hikâyem ölümsüzdür”.